AHİLİK TEŞKİLATININ KURULUŞU

Anadolu’da Ahilik Teşkilatı’nı Ahi Evran kurmuştur. Asıl adı Mahmut bin Ahmet olan Ehi Evran; Ebu’l Hakayık unvanıyla da anılırdı. Ahi Evran 1171 yılında Azerbaycan’ın Hoy şehrinde doğdu. Anadolu’da pek çok şehirde bulunan Ahi Evran; Hacı Bektaş-ı Veli ve Mevlana Celaleddin-i Rumi ile aynı çağın bilgesidir. Kaleme aldığı ilmi eserleri, vaktiyle Sultan Alâeddin Keykubat’ın da takdirini almıştır.

Ahi Evran, dericilik zanaatıyla meşguldü. Başta Kayseri olmak üzere Anadolu’daki diğer şehirlerde bu zanaatı geliştirdi ve bununla da kalmayıp teşkilatlandırdı. İşte “Ahi Teşkilatı” olarak bildiğimiz yapının başlangıcı da budur. Sadece dericileri değil, zamanla diğer esnaf gruplarını da içine alan sistem, vakit ilerledikçe sosyal bir güç haline geldi. Ahi Evran Selçuklu döneminde 32 meslek grubunun başkanıydı.

AHİLİK TEŞKİLATININ YÖNETİM ORGANLARI

Yönetim Kurulu

Esnaf Şeyhi(Yönetim Kurulu Başkanı)

Yiğit Başı

İşçi Başı

Hakem Heyeti

Büyük Meclis

AHİLİK TEŞKİLATI YAPISAL FONKSİYONLAR

-AHLAKİ FONKSİYON: Ahlak konusu ahilik için en öncelikli konudur. Çalışmak, ibadet ve dürüstlük bir bütün olarak düşünülür, ahlakın olduğu yerde dirlik ve düzen olduğu kabul edilir. Bir kişi ya da zümrenin diğeri üzerinde bir üstünlüğü olmadığı ilkesi ile insanlar arasında ayrıcalığa engel olunup eşitlik savunulur. Dindarlık, yalan söylememek, içki içmemek, haram ve zinaya bulaşmamak, büyüklere hürmet ve küçüklere merhamet gibi kavramlar ahlaki fonksiyonun felsefesini oluşturur.

-EĞİTİM FONKSİYONU: Ahilik sistemi kendi içindeki eğitim sistemi ile misyonuna uygun insanları yetiştirir. Esnaf ve sanatkâr olmak isteyenlere; yamak, çırak, kalfa ve usta hiyerarşisine göre mesleğin incelikleri öğretilir; kabiliyetli çırak, kalfa ve ustaların elinden tutularak medreselerde eğitim görmesi sağlanır. Gerektiğinde de kendilerine maddi destek olunur.

-SİYASİ VE ASKERİ FONKSİYONU: Ahi teşkilatı toplumun huzuru için birleştirici bir bağ görevi görür. Anadolu’da XIII. yüzyılda devlet otoritesinin oldukça zayıfladığı bir dönemde, siyasi ve askeri güçlerini ortaya koymuşlardır. Özellikle Moğol istilası sırasında şehirlerde ve küçük kasabalarda halkın koruyucusu olmayı başarmışlardır. Osmanlının kuruluşu sırasında, birtakım ayaklanmaları bastırarak, güçlenmesine organize bir katkı sağlamışlar ve bu anlamda Osmanlının yükünü azaltmışlardır.

-EKONOMİK FONKSİYONU: Ahiliğin ekonomik fonksiyonu özellikle Fatih Sultan Mehmet devrinden itibaren dikkat çeker. Ekonomide vurgun, serbest rekabet ve aşırı kazanca karşı çıkmış, bütün topluma fayda ilkesini hedef almıştır. Ekonomiye gösterilen bu özenin nedeni ise gerçek bağımsızlığın iktisadî bağımsızlıkla elde edilebileceğine olan inançtır.

OSMANLI İMPARATORLUĞU VE AHİLİK

Ahilik; Anadolu Selçukluları döneminde her yere yayılıp iyice teşkilatlanmıştı. Öyle ki devletin zayıf kaldığı yerlerde önemli bir ekonomik, siyasi, sosyal ve askeri güç olarak kabul edilebilirdi. Moğolların Türkler üzerine yaptıkları akınlara karşı durmuş ve bu sayede özellikle batı Anadolu’daki Türk boyları bağımsız kalabilmişlerdi. Osman Bey’in çevresinde pek çok ahi şeyhi de vardı. Bunlardan Şeyh Edebali’nin kızı ile evlenen Osman Bey, arkasındaki Ahi desteğini de bu şekilde kuvvetlendirmişti. Osmanlı ordusu sefere çıktığında gerekli olan alet edevatı taşımak yerine bunları ahilerden yol üstünde temin etmeyi tercih ediyordu. Bu da ordunun daha hızlı hareket etmesini sağladığı için avantaj oluyordu.

SİSTEMİN DAĞILIŞI

Ahiliğin zamanla etkisini kaybetmesi ve dağılmasında genel olarak toplumsal ahlakın, özelde ise iş ahlakının bozulması etkili olmuştur. Osmanlı’da zayıflayan devlet otoritesi ve dış siyaset bu süreci hızlandırmıştır. Devletin gücü zayıflayınca doğal olarak Ahi Birlikleri de zayıflamıştır. Dağılış nedenlerini özetleyecek olursak karşımıza şu maddeler çıkar:

-Ahiliğin sanayi devrimine ayak uyduramaması

-Kapitülasyonlar nedeniyle yerli ürünlerin yerini yabancı malların alması

-Sermaye birikiminin sağlanamaması

-1838’de imzalanan Osmanlı-İngiliz Serbest Ticaret Antlaşması ile ülkenin açık pazar haline gelmesi

-Ticaret yollarında değişiklikler

-Amerika’nın keşfi

-Narh sistemi

-Ahi birliklerinde seçim yerine tayin sistemine geçilmesi. Yeniçeri ve sipahilerin birliğe sokulması, esnaflık hakkı verilmesi

-Ahlaki durumda herkesin hassasiyet göstermemesi(Normların dışına çıkılması)

CUMHURİYET DÖNEMİNDE AHİLİK

Cumhuriyet döneminde Esnaf ve Sanatkârların ülke ekonomisine sağlayacağı katkı göz ardı edilmemiştir. Atatürk’ün “muhtaç kesime kredi vermedikçe ekonomide yol alınamaz, askeri zaferle bir yere varılamaz” sözleri savaş sonrasında atılması gereken ilk adımın bu olduğunu ortaya koyuyor.

Cumhuriyetin ilanından sonra ilk esnaf sanatkâr örgütlenmesi 5373 sayılı Esnaf Dernekleri ve Esnaf Birlikleri Kanunu ile oldu. Ardından 1964 yılında yürürlüğe konulan 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanunu ve 2005 yılında yürürlüğe giren 5362 sayılı Esnaf Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu ile esnaf sanatkârlar teşkilatı olarak ortaya çıkan TESK, modern Ahilik birlikleridir.

Bununla birlikte Türk İş Kanunu düzenlenirken Ahiliğin oluşumuna kaynaklık eden ilkeler de dikkate alınmıştır. Ahiliğin olmazsa olmazı kuralları ile iş kanunu pek çok noktada benzerlik göstermektedir. Bunlar;

Kıdem tazminatı

İşverenin sorumluluğu

Yeni iş arama izni

Çalışma belgesi

İşverenin ücret ödeme sorumluluğu

Asgari ücret

Fazla çalışma ücreti

Sigorta primi

Çocukları çalıştırma yasağı ve benzeri hükümlerdir.